4 Ağustos 2012

Esas yolculuk nereye?


“İnsan bir yolculuk yaparsa, anlatacak bir şeyleri olur.”  - Erasmus

Yolculuk büyülü bir sözcük.
Bir yanımız yerleşip kalmak isterken çoluk çocuk öbür yanımız alıp başımızı dünyayı dolaşmak istiyor. Yerleştiği yerden de sıkılıyor insan seyahatleri de kanıksayabiliyor bir süre sonra.

Her günkü dünyamıza ilk kez görüyormuş gibi bakmayı becerebilmek, bir çocuğun merakıyla izlemek dünyayı bir heyecan katabilir hayatlarımıza ama yine de büyük değişiklikler için çırpınan biri var içimizde.

İster kendi içimize olsun yolculuk ister dışımızdaki dünyaya her yolculuk deneyimi salt başka bir yere varıştan ayrıştırılabilirse öğretici ve eğlenceli oluyor. Ama hedef varılacak yer olunca süreç değerini yitiriyor. Oysa zamanın da dersin de eğlencenin de büyüğü yolculuk sırasında oluyor.

Öte yandan, dışarıya gibi görünse de her yolculuk aslında kendi içimizde bir yolculuk.
Pin It!

3 Ağustos 2012

Hibiskus çayı nasıl yapılır?

Balkonda yetişecek çiçeklerden söz ettiğim yazımda da değindiğim gibi balkonumda başka çiçeklerle beraber amber çiçeği/çin gülü olarak da bilinen hibiskus da var. Latince adı Hibiscus rosa-sinensis ve rosa-sinensis Çin gülü demek.

Hibiskus, fil başlı deity, ezeli çocuk Shri Ganesha tarafından sevildiği için kutsal sayılmaktadır.

Birçok türü olan hibiskustan şurup, reçel ve çay yapıldığı gibi, bu çiçek salataları süslemek ve gıda renklendirmek için de kullanılıyor. Hibiskusun çiçeği gelincik çiçeği gibi, çok güzel, çok canlı, çok kocaman açıyor ama bu açan çiçek sadece iki gün dayanıyor, sonra toplanıp büzülüyor ve dalından düşüyor. Hibiskus çayı işte bu düşen çiçeklerin kurutulmasıyla yapılıyor.

Hibiskus çayının faydaları nelerdir?

Hibiskus çayı yüksek oranda C vitamini içeriyor, tansiyonu ve kolesterolü dengeliyor ve vücuttaki toksinlerin atılmasına yardım ediyor, o nedenle de birçok zayıflama diyetine dahil ediliyor. Sindirimi rahatlatıyor, mide yanmasını ve bulantısını giderici etkisi var. Baş ağrısına ve migrene karşı da etkili.

Hibiskus çayı nasıl yapılır?

Hibiskus çayı iki şekilde yapılabilir:
1. Kuru çiçekler, diğer çoğu bitki çaylarını yaparken olduğu gibi kaynayıp bir-iki dakika bekletilmiş sıcak suyun içine konup 10 dakika bekletilip içilebilir. Daha yoğun bir tat için daha uzun süre bekletilebilir, ama 20 dakikadan fazla bekletilirse acılaşıyor.
2. Kuru çiçekler soğuk suyun içine konur ve bir gece bekletilip soğuk olarak, ya da ısıtılıp tüketilir.

İçine tarçın çubuğu ve içileceği zaman limon, şeker ya da bal ilave edilebilir.

Sıradan siyah çayın içine de ilave edilerek daha güçlü bir aroma denenebilir.

Çayın içinden çıkarılan çiçekleri şekerlenip yenebilir. Güzel bir tadı var.

Önemli bir nokta, yine tüm çaylarda olduğu gibi metal ya da plastik kap çayın tadını bozuyor. O nedenle porselen ya da cam kaplarda demlemek daha iyi.

Hibiskus çayının tadı nasıldır?
Yoğun bir kokusu hafif buruk bir tadı var. Faydası çok içimi hoş bir çay. Yazın da kışın da tüketilebilir.
Pin It!

2 Ağustos 2012

Blog yazınızı kontrol ettiniz mi?


Blog yazarlığı konusunda en önemli konunun iyi ve orijinal içerik olduğunu biliyoruz. Ama tabii ki okunmak için yazıyoruz. Ne var ki, yazdığımızın insanlara ulaşması için dikkat etmemiz gereken başlıklar da var.

Blog yazımızı yazdık ve "Yayınla" tuşuna bastık. Ama o kadar saatlerce uğraşarak, araştırma yaparak yazdığımız yazının hiç de beklediğimiz kadar okura ulaşmadığını görüp üzülmemiz de mümkün.

O nedenle yazımızı yayınlamadan önce bazı küçük kontrollerle daha iyi sonuçlar alabiliriz.

Blog Yazısı Kontrol Listesi
1. Yazdıktan sonra iyice okudum mu?
2. Yazı olabileceğinin en tam halinde mi?
3. İlgili sözcükleri araştırdım mı?
4. Başlığı dikkatli bir şekilde işledim mi?
5. Tashihlerini yaptım mı?
6. Önceki yazılarıma bir ya da daha fazla link yaptım mı?
7. Gerekli yerlerde başka sitelerdeki yazılara link yaptım mı?
8. Bütün linklerin çalıştığını kontrol ettim mi?
9. Kullandığım kaynakları belirttim mi?
10. Dikkat çekici bir görsel ekledim mi?
11. Görseli doğru bir şekilde adlandırdım mı?
12. Permalinki optimize ettim mi?
13. Okurları çekecek bir ya da daha fazla öğe kattım mı?
14. İyi trafik almak için doğru bir gün mü?

Blog yazarlığı yaparken yazdıklarımızı daha çok kişiye ulaştırmakya yardımcı olacak birçok site var. Bu sitelerdeki tavsiyelere kulak vermenin çok faydası var.
Pin It!

31 Temmuz 2012

Çıkın Balkonlara


Balkon kelimesi İtalyanca kökenli, balcone, geniş pencere anlamına geliyor.

Balkon kelimesinin geldiği dilin konuşulduğu ülkenin bu mirasa nasıl sahip çıktığına tanık olmuştum. Milano’da da Roma’da da, Cenova’da da çoğu evin balkonunda çeşit çeşit çiçekler en çok da sardunyalar vardı, bakmaya doyamazdınız.
Pin It!

29 Haziran 2012

Her zaman yapılabilecek ekonomik, eğlenceli ve faydalı 32 etkinlik

1. Bir şey ekin Tohum ya da çiçek soganı ekin. Balkonunuzda, bahçenizde, cam kenarında bir saksıda yetiştirebileceğiniz şeyleri bilseniz şaşarsınız. Nane, maydanoz gibi tüketilebilir yeşillikler de dahil.
2. Bir konuda uzmanlaşın Gerçekten ilginizi çeken bir konu seçin, Sörf, Mozart, kelebekler, ne olursa. Ve her hafta bir süreyi bu konuda araştırma yaparak gecirin.
3. Günlük tutun Yanınızda taşıyabileceğiniz ebatta bir defter alın ve gün içinde dikkatinizi, ilginizi çeken olayları not alın.

Pin It!

14 Haziran 2012

En son ne zaman yerde oturdunuz?

En son ne zaman yere oturdunuz? Toprağın üzerine, zemine, yere.

Hayatlarımız yataktan, sandalyeye, oradan koltuğa, oradan başka bir sandalyeye, oradan koltuğa oradan tekrar yatağa dolaşarak geçiyor.
Pin It!

2 Haziran 2012

C. S. Lewis - Yazma Hakkında Tavsiyeler


Fantazi edebiyatının klasiklerinden sayılan Narnia Günlükleri'nin yazarı C. S. Lewis, Joan Lancaster adlı Amerikalı bir kızın mektubunu 26 Haziran 1956’da yazma hakkında tavsiyelerle yanıtladı.

1. Her zaman öyle bir dil kullanın ki, ne dediğiniz çok açık olarak anlaşılsın ve cümlenizi öyle kurun ki o cümleden demek istediğinizden başka bir şey anlaşılamasın.
Pin It!

1 Haziran 2012

Telefonunuz çalıyor!


Çoğumuz sabit telefonların olmadığı dönemi hatırlamadığımız gibi mobil telefonlar dahi yokken her şey nasıl oluyormuş, sabahları nasıl uyanıyor insanlarla nasıl buluşuyor özel ve enteresan anları neremize kaydediyormuşuz, bulunduğumuz yerleri ya da o anda ne yaptığımızı bilmesini istemediğimiz kişilere söyleyecek yalan düşünmezken ne düşünüyormuşuz gibi durumları da hatırlamıyoruz.

Telefon olayını hepimiz, haliyle, kendi karakterimize göre hayatımıza yerleştirdik ve diğer alışkanlıklarımıza yakın şekilde kullanıyoruz. O nedenle belli ortak yönleri içerecek  bir sınıflandırma yapmak da mümkün. Şöyle ki:
Pin It!

31 Mayıs 2012

İstanbul'da yazın yapılacak eğlenceli ve ekonomik 10 etkinlik


Haziran ayı yaz mevsiminin başlangıcı biliyorsunuz ve ağustos sonuna kadar devam ediyor bu mevsim. Yani İnsanın önünde güneşli denizli tamı tamına 92 gün oluyor. Genellikle en basit şeylerin en eğlenceli ve en hatırlanır olduğu da bir gerçek. Ben de sevgili İstanbullu okurlar için bu yaz İstanbul’da yapılacak eğlenceli ve ekonomik 10 etkinlik araştırdım.

Pin It!

29 Mayıs 2012

Evde eşya kalabalığından nasıl kurtulursunuz?



Evde eşya kalabalığından kurtulma söz konusu olunca gülümsemeden düşünemediğim bir anektod gelir aklıma. Bir arkadaşımın eşi, giyilmeyen, yani, diyelim, son bir aydır falan giyilmeyen ya da henüz hiç giyilmemiş ya da okunmayan ya da bir süredir okunmamış, ya da kullanılmayan ya da bir süredir kullanılmamış ne varsa çevrede ihtiyacı olanlara dağıtmasıyla evde her an kabus yaşatmakta. Arkadaşım, yeni aldığı takımı elbisesinin ortada olmadığını çünkü mesela kapıcıya verildiğini öğrenince şoke olarak “Ama ben onu daha hiç giymemiştim.” deyince, eşinden: “Eh işte giymiyorsun o yüzden verdim.” cevabını alıyor.

Pin It!

25 Mayıs 2012

"Sadece O'nu hissettiğimde ve bulmaya çalıştığımda gerçekten yaşıyordum."

Leo Tolstoy Yasnaya Polyana'daki evinin yakınında torunları ile


"...sonra dikkatimi kendime, içimde olana çevirdim ve hayatın içimde durma noktasına gelip gelip tekrar bir canlılık kazandığı o yüzlerce an geldi aklıma. Sadece Tanrı'ya inandığım anlarda yaşamış olduğumu hatırladım. Bu, geçmişte nasılsa, bugün de öyleydi. Yaşamak için Tanrı'nın varlığının farkında olmaya ihtiyaç duyuyordum. Onu unutmaya, ya da onu inkar etmeye göreyim; ölüyordum.
Pin It!

23 Mayıs 2012

Perilere inanır mısınız?


Çocukluğumuzun o heyecanlarla dolu ama masumiyetle korunan eğlenceli dünyasını arada sırada da olsa kim yeniden ziyaret etmek istemez ki. Perilere inanır mısınız? sorusuna olumlu yanıt vermek demek bu dünyaya halen inanmayı göze almak demek. Johnny Depp'in Finding Neverland filmindeki dünyasına. Kuralları ezeli çocuk Peter Pan'ın koyduğu dünyaya.
Pin It!

22 Mayıs 2012

Başarıya ulaşmayi sağlayan 5 önemli etken…


Türk Dil Kurumu sözlüğünde “niyet edilen bir konuda sonuca ulaşmak” olarak tanımlanıyor başarı.

Tasavvufta, bir şeyi elde etmek için dört faktörün bir araya gelmesi gerektiği söylenir: niyet, gayret liyakat, nasip. Biz bunun başına istek’i de ekleyelim. Ben, başarıya ulaşmada bizim irademize daha bağlı olduğu için gayret kısmını biraz açmak istiyorum. Gayret ederken karşımıza nasıl oyunlar çıkıyor da vaz geçiyoruz isteğimizden.
Pin It!

19 Mayıs 2012

İnsan nasıl mutlu olur veya "Dur geçme, çok güzelsin!"


Birçok felsefeciyi ve edebiyatçıyı etkileyen Faust adlı eserinde Goethe, Doktor Faust aracılğıyla insanın tatminsizliğinin ve arayışının sonu olmadığı sanısına bir yanıt verir. Bir yanıyla bu hepimizin zaman zaman aklına düşen İnsan nasıl mutlu olur? sorusudur.

Hikaye kısaca şöyledir:
Pin It!

16 Mayıs 2012

Otobüsle yolculuğa övgü

Şahir içinde ulaşım için yürüyerek gidemediğim durumlarda genellikle toplu taşımacağılı kullanıyorum. Favorim ise otobüsler. Otobüsle yolculuğu sevmemin birçok sebebi var. Bazıları şunlar:

Pin It!

10 Mayıs 2012

Ruhlar da türlü türlüdür zekalar da


Ali Şeraiti, Hubut-Kevir (Çöle İniş) kitabındaki Sevmek Aşktan Üstündür adlı bölümde ruhları tasnif eder belirgin özelliklerine göre; “Bir ruh ata benzer. Elbette eşeğe, katıra, ineğe, köpeğe, tilkiye, horoza, koyuna... kaplana, aslana... kediye... kelebeğe... file, deveye (pek çokları), deve kuşuna... patatese, patlamış mısıra, kreme, sakıza, denize, ormana... ve ateşe benzeyen ruhlar da vardır.” Kendi ruhunun ‘kötü huylu vahşi bir atın ruhu’ olduğunu hissettiğini söyler. İnsana ilhamlar bahşeden bir yazıdır.

Pin It!

8 Mayıs 2012

Okunacak kitap mı, bakılacak kitap mı?

Her üründe, o ürünün işlevi kadar görünümü de önemli şüphesiz. Basılı ürünlerde de ne yazıldığı kadar nasıl yazıldığı da önemli. 

Ben burada kitap mizanpajında ve kitap kapağında dikkat edilmesi gerektiğini düşündüğüm bazı özelliklere değinmek istiyorum. Bir kitapta kullanılan yazı karakteri, yazının puntosu, satır arası, rengi gibi özellikler okumayı kolaylaştırıyor ya da zorlaştırıyor. Daha önce birkaç kere, okumak istediğim bir kitabı yazı karakterinin okumaya hiç de uygun olmaması nedeniyle iade etmiştim. Bugün aldığım bazı kitaplar üzerinden bu konular bağlamında dikkatimi çekenleri paylaşmak istiyorum.
Pin It!

6 Mayıs 2012

İngilizce Öğrenmek İsteyenlere 15 Tavsiye


Bugünlerde, karşıma çok sık geliyor bu soru/n: İngilizce öğrenmeliyim, İngilizce nasıl öğrenebilirim? Hangi kursa yazılayım? Ne yapayım? Bu yaz bu işi halletmem lazım, şeklinde. Deneyimlerime göre, dil öğrenme konusunda bir kestirme yol yok, ama bu süreci kısaltmak ve daha eğlenceli hale getirmek mümkün.
İşte, İngilizce öğrenirken benim çok işime yaramış olan ve İngilizce öğrenmek isteyenlere önerebileceğim bazı teknikler:
Pin It!

5 Mayıs 2012

Ben Bu Cihana Sığmazam


Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam,
‘Cevher-i lâmekan’ benem, ‘kevni mekâna’ sığmazam.
Pin It!

23 Nisan 2012

Teslimiyet nedir?

Teslimiyet: 
Sizden daha büyük bir gücün varlığından ve sizi koruduğundan şüphe duymamak...
Pin It!

19 Nisan 2012

Bir sosyal paylaşım sitesi: Pinterest

Simurg
Sosyal medyada yer alan ve yoğun ilgi gören ve ülkemizde yeni yeni dikkat çekmeye başlayan bir site var: Pinterest.
Ne işe yarıyor?
Facebook deseniz değil, twitter hiç değil, hepsi bir arada da hiçbiri değil. 
Pin It!

17 Nisan 2012

Kendinizi nasıl bilirsiniz?

Through the Looking Glass
Bütün büyük dinlerde ve geleneklerde insanın kendisini bilmesi en önemli erdemlerden biri olarak görülüyor. Bu nedenle hayatı bilme ve ruhani olgunlaşma süreci bir kendini ve böylece Tanrı'yı bilme olarak okunabilir.

Acaba insan kendini nasıl bilir, nasıl bilebilir? Tibet'e çıkmak, yoga, uzun meditasyonlar, dünyevi hayattan uzaklaşmak, her şeyden el çekmek, nefis terbiyesi, beden terbiyesi yaygın olarak denenen tekniklerden bazıları. İçinde bulunduğumuz çağda, yani bir yanıyla alabildiğine materyalleşmiş bir yanıyla da materyal sahiplenmenin bir yanıt olmadığının idrak edildiği ve insanın anlam/yanıt arayışının sürdüğü çağda kendini bilmek daha da önemli hale geliyor.
Pin It!

6 Nisan 2012

İlber Ortaylı size alır götürür...


Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı günümüzün en önemli tarihçilerinden ve yazarlarındandır, tarih profesörüdür, halen Galatasaray Üniversitesi'nde tarih dersleri vermektedir. Birçok konudaki engin bilgisi, aktardığı enteresan anekdotlar, bildiği yabancı dillerin çokluğu (Türkçe, Osmanlıca, Kırım Tatarca, Arapça, Farsça, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Latince, Yunanca, Rusça, Slovakça, Romence, Sırpça, Hırvatça ve Boşnakça ) gündemdeki konularla ilgili zaman zaman yaptığı sıra dışı ve cesurca açıklamalarıyla ve eğlenceli, keyifli dersleriyle, verimli yazarlığı, kitapları ve köşe yazılarıyla biliniyor.

Bugün Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde İlber Ortaylı'nın Osmanlı Tarihi'nden günümüze, orta doğudaki son duruma, bunun nedenlerine ve olası sonuçlarına kadar uzanan düşüncelerini paylaştığı bir sohbetinde bulundum.
Pin It!

4 Nisan 2012

Üzgün olduğumda...


Üzgün olduğumda boş boş dolanıyorum
Boş boş oturuyorum
Boş boş yayılıyorum
- Ne yapıyorsun?
- Hiçbir şey, sadece ölüyorum

Üzgün olduğumda ortadan kaybolan bir şebboy olmak istiyorum
Ayılarla kış uykusuna yatmak istiyorum

Üzgün olduğumda her şey o kadar karmaşık görünüyor ki
Yüksek yerlerden aşağıya bakıyorum
Zehirli mantarlar topluyorum
Uzun banyolar yapıyorum
Ana rahmine geri dönmek istiyorum

Üzgün olduğmuda zırıl zırıl ağlıyorum
Üzgün olduğumda çirkin hissediyorum
Uzaya gitmek istiyorum, inşallah uzaylılar dünyayı yok eder
Her şeyin aptal olduğunu düşünüyorum, kuşlar aptal, şemsiyeler aptal, yağmur aptal

Üzgün olduğumda, tamamen siyahlara bürünüyorum
Aşırı çok aşırı derecede rezil hissediyorum
Yılbaşından nefret ediyorum, bayramlardan, ve doğum günü partilerinden
Karanlıkta tek başıma oturmaktan hoşlanıyorum

Üzgün olduğumda kaçıp gitmek istiyorum
Issız bir adada yaşamak istiyorum

Sonra psikoloğa gidiyorum ve psikolog falan filan falan filan diyor
Ben de onu öldürmenin ne harika bir fikir olduğunu düşünüyorum

Sonra bir sabah, uyanıyorum ve iyi hissediyorum
Dışarı çıkıyorum, her şey güzel görünüyor
Dolaşıyorum, oturuyorum, yayılıyorum
- Ne yapıyorsun?
- Hiçbir şey, sadece mutlu oluyorum.

Aglaia Mortcheva
Pin It!

3 Nisan 2012

İnsan nasıl affeder?


Affetmek günümüzde çok kullanılan bir kavram haline geldi. Kişisel gelişimimiz yolunda er geç bu kavramla karşı karşıya geliyoruz.

Nedir affetmek, ya da ne değildir?
Affetmek bize hata yaptığımız kişiye gidip iyi ki yaptın demek şeklinde yanlış algılanabiliyor. Esasında Affetmenin bize bir şey yapan kişiyle ya da yapılan şeyle alakası yok. Belli bir durumda takıldığımızda, dönüp dolaşıp o durumu yaşadığımızda, kafamızda ve karşılaştığımız herkesle hep o durumu analiz ettiğimizde tıpkı bilgisayarın kilitlenmesi gibi bir takılma durumu yaşıyoruz demektir. ve bu kilidi açmanın tek yolu affetmek.

Affetmek tamamen kendi içsel sürecimizle, kendi huzurumuzla ve hayatımıza güvenle devam etme isteğimizle ilgili bir şey. Ve  'Affediyorum' sözcüğü kalpten söylendiğinde mucize gibi işe yarayan bir söz.

İnsan nasıl afffeder?
1. Canınınız sıkan bir olayın üzerinden çok zaman geçtiği halde halen kafanızda bir konu dönüp duruyor ve olayı tekrar tekrar senaryoyu bir şekilde değiştirerek yaşadığınızda,
2. Üzerinden çok zaman geçtiği halde bir kişiyle yaptığınız bir tartışmayı tekrar tekrar kafanızda yaptığınızda,
3. Geçmişte kalmış belli bir durumda belli şekilde davranmadığınız için sürekli kendinizi suçlayıp keşke şöyle yapsaydım, şöyle yapmalıydım, böyle yapmalıydım dediğinizde.,
4. Her karşılaştığınızda canınızı sıkan ama yapabileceğiniz bir şey olmadığını bildiğiniz durumlarda

olayın ve konunun içine girmeden adece 'Affediyorum' deyin.

(İlham için Axinia'ya teşekkürler.)

Pin It!

2 Nisan 2012

Sevgi her şeyi halleder mi?


Yıllardır oturduğum evin karşı apartmanında zaman zaman camdan balkona bakıştığımız bir komşum var. Bir kere bile selamlaşmışlığımız yoktur. O durmadan çamaşır asar ya da toplar balkonun dışından, ben durmadan fotoğraf çekerim ya da havaya bakarım camımdan. Bir kere de alt komşu ile dedikodusun uyapmıştık, komşuya laf etmiş bir şey silkiyor camından da balkonundaki çamaşırlarına geliyor tozları diye. Yani bana göre   bu teyze, temizlik hastası, yalnız ve geçimsiz hatta kötü kalpli ve uzak durulması gereken bir insan. İdi.
Pin It!

1 Nisan 2012

Yeni insanlara karşı... Çarşı.

Sevgili günlük,
Böyle saçma sözcük oyunlu bir başlıkla başladığım için kusura bakma, kendimi tutamadım, tamlama yaptım; kafiye tamlaması.

Her neyse, bu akşam rutin mekanımda oturmuş cool görünmeye çalışarak sağı solu arıyordum, çünkü felaket yalnız hissediyordum, ve muhtemelen öyle de görünüyordum, saydam. Mamafih aradığım hiçbir telefona cevap verilmedi, çağrılarıma, illa ki dönen, kankam bile dönmedi.
Pin It!

31 Mart 2012

Beni Tekrar Öp / Baciami Ancora


Bir, iki., üç, dört…

Güzel bir zaman kaybı, imkansız bir girişim
Bir rüyanın icadı, bir günde tüm bir hayat
Kumulun ötesinde bir çadır

Pin It!

Sen yağmur ol ben bulut...

Geçen hafta içi bir gün, evden, hayattan, hiçbir şey yapmamaktan, bir dakika bile boş vakti olamamaktan, bir türlü derlenip toplanamamaktan, kimse beni sevmiyorlardan, ben kimi seviyorumlardan bıkmış usanmışken bir sevgili kardeş aradı, parkta buluşmaya davet etti de günümüz gün oldu.

Önce güneş vardı.
Sonra kedi geldi, o kadar yer içinde kendine yer buldu, yerleşti.

Sonra köpek geldi, o kadar kedi, köpek, sahip, oyun, yeşillik, ot bört böcek içinde kendine uğraşacak birini buldu.  Ama  sen bir husky'sin sert olsan ne yazar, bu suratın güzelliğiyle hangi kedi seni sayar, diyorduk ki, içgüdüler baskın çıktı ve bizimki ufaktan ufaktan uzaklaştı.


Sonra babaylakız geldiler.
Önce kedi gitti, sonra husky sonra babaylakız sonra da ben... Güneş kaldı.

Güneş sıcak. 
Çok şükür yaşıyoruz. 
Suyun şavkı vuruyor bize 
Çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze..

Nazım Hikmet
Pin It!

25 Şubat 2012

Uzun Haiku


Minik serçe minik serçe
Hangi dünyada yaşıyorsun?
Ortalık kış kıyamet
Sen yem beğenmiyorsun

Her şeyden ürküyorsun
Yerinde duramıyorsun
Fotoğrafını çekeyim diyorum
Bir poz vermiyorsun

Çiçeklerimi gagalıyorsun
Toprağı eşeliyorsun
O kadar yem koyuyorum
Sen yine yaprakları yiyorsun

Güzelsin ve narinsin
Duruşun da pek zarif
Ama yemini yemezsen
Sanmam ki büyüyesin

Sesin de güzel biliyorsun
Ötüşünle mest ediyorsun
Bir gün gelmesen merak ediyorum
Gözüm camda seni bekliyorum

Vefasızsın diyemem
Sitem etmek istemem
Bu ne telaş anlamadım
Bana neden hala alışamadın?
Pin It!

24 Şubat 2012

Kredi kartına karşıyım!

Sevgili günlük,
Bugün beni bir bankadan aradılar ve kayıt altına aldıkları bir görüşme çerçevesinde bana sorular sormak istediklerini, müsait olup olmadığı sordular. Bilinçli bir vatandaş olduğumu gösterme fırsatını yakalamış olmanın sevinci ile ve soruya soruyla cevap vermenin tadını çıkararak telefon numaramı nereden aldıklarını sordum. Hanımefendi tabii ki benden daha deneyimli olduğu için kimseden almadıklarını söyledi ve üye işyerlerinden tamlaması ile başlayan uzun bir cümle kurarak dakka bir gol bir durumuna geçti. Bu benim hiç anlamadığım tamlamalardan biridir, ayrı bir konudur; üye işyeri, uyku seti... öyle gider. Tamam dedim, kimin üyesi kimin işyeri olduğunu bilmediğim ama belli ki önemli bir yerden aldınız madem numaramı, buyrun. "Çalışıyorsunuz değil mi?" dedi, bunu bir umutla söylediğini hissettiğim ve umudunu kırmak istemediğim ve son derece safiyane bir şekilde, ne kadar evet dersem bu görüşmenin o kadar çabuk biteceğini sandığım için ve sorusunun anlamının belli bir işyerinde belli bir maaş karşılığı olduğunu bile bile bu konuşmadaki ilk pek doğru olmayan cümlemi söyleyerek "evet" dedim. Hanımefendi bana kredi kartı vermek istediklerini söyledi, haliyle. Dedim, "ben kredi kartı kullanmıyorum", ki bu da ikinci pek doğru olmayan cümlem oldu, böyle dersem yine nedense "Ah, iyi o zaman size iyi günler" diyeceğini sanıyordum ama yine olmadı, "Neden?" dedi Hanımefendi, dedim "Ben karşıyım", giderek batıyor ve kurtulmaya çalışırken yeni mevzular atıyorum ortaya ama düşünemiyordum artık, tamamen bir sektörün iletişim dehasının egenemliği altına girmiştim. ve şimdi bir sebep açıklamaka zorundaydım. O anda birden ağzımdan "ideolojik olarak karşıyım" cümlesi çıktı, bu üçüncü pek doğru olmayan cümlem oldu, aslında dördüncüsü, üçüncüsü kredi kartına karşı olduğundu, ki değilim, dördüncüsü de ideolojik olarak karşıyım, ve bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyorum, öyle kredi kartına karşı bir ideoloji olup olmadığını dahi bilmiyorum, sevgili günlük. Ama bu sözüm işe yaradı, karşımdaki bir süre sessiz kaldı, sonra "mmm , evet ben bunu bu şekilde not alıyorum, size iyi günler" dileyerek çekildi. Böyle oldu bugün. Umarım o kadar da not alınmamıştır sevgili günlük, ilerde kredi kartı lazım olursa...
Pin It!

22 Şubat 2012

Kapına gelirsem beni nasıl karşılarsın?


Allah Musa'ya buyurdu ki: "Ey Musa acıktım. Beni doyurmayacak mısın? Kapına gelirsem beni nasıl karşılarsın?"

Musa, "Ey Ulu Allahım, sen böyle şeylerden arısın," dedi.

Allah yine tekrarladı: "Ey Musa ya kapına gelirsem?" 

Her ne kadar Musa, Allah'ın bu cilveleşmesine karşı, "Nasıl olur," diye düşünüyordu, ama Allah da ona karşılık, "Eğer gelirsem ne yaparsın?" diyordu.

Nihayet dedi ki "Çok acıktım. Tartışmayı bırak, git yemekler hazırla ki yarın yine gelirim."

Erkenden yemekler hazırladı; baktı ki, bunların hepsi hazır ama su eksik, o sırada bir derviş geldi, "Allah rızası için bana ekmek ver," dedi.

Musa, "Hoş geldin," dedi; eline iki su testisi verdi, "Su getir," dedi. Derviş "Başüstüne," dedi. Suyu getirdi. Musa da ekmeği dervişin eline uzattı. Derviş saygı ve teşekkürle ayrıldı.

Şimdi Musa'nın Allah yolunda bu zorluklara düşmesi nasıl olur? Musa kimya bilgisini iyi biliyordu. Çünkü ona, "Tevrat'ı altın suyu ile yaz!" diye emir verilmiştir.

Vakit gecikti, Musa beklediği yemekleri komşularına dağıttı. Fakat, "Bu ilahi cilvenin sırrı nedir?" diye düşünüyordu.

Meğer bunun sırrı, bu topluluğa bir genişlik vermek ya da anlattığım şekilde içten kulluk etmekmiş.

Neşeli bir zamanda Musa sordu: "Ulu Allahım! Söz verdin ama gelmedin!" 

Allah buyurdu ki: "Geldim ey Musa! Geldim ama sen bize iki testi su taşıtmadan nasıl oldu da ekmek vermedin?"

Şems-i Tebrizi, Makâlât, Ataç Yayınları, sf. 63-64
Pin It!

20 Şubat 2012

Fotoğraftan öte ama video değil: Cinemagraph

Harry Potter hikayesinde gazete ve dergilerde hareket eden fotoğrafları hatırlıyor musunuz?

Birileri bunu dijital ortamda gerçekleştirdi. Amerikalı fotoğrafçılar Jamie Beck ve Kevin Burg aslında fotoğraf olan ama içindeki küçük bir parçanın tekrar edecek şekilde hareket ittirildiği GIF imajlara dönüştürdüler. Böylece bakan kişiye bir videoya bakıyormuş yanılsaması verebiliyor. Sihir gibi.

Acele ederseniz sihri kaçırırsınız:


Eskiden GIF imajları birden çok yüzlü bannerlarda, ya da msn mesajlardaki smileylerde görüyorduk. Ya da kişisel web sitelerinin ‘Yapım Aşamasında’ duyurularında. Moda fotoğrafçıları Jamie Beck ve Kevin Burg buna başka bir sihir kattılar ve adına Cinemagraph dediler.

Cinemagraph bir görseli hazırlamak için bazen 60’a yakın imaj kullanıldığını ve bir fotoğrafa bir yaşam soluğu üflemenin bazen birkaç saatlerini aldığını söylüyorlar.

“Cinemagraph” terimi 2011’in başlarında kendi moda ve haber fotoğraflarında kullandıkları tekniği tanımlamak üzere Kevin Burg ve Jaime Beck tarafından tarafından kullanılmaya başlandı. İlk işleri ise 2011 yılı başındaki New York Moda Haftası’nda Vogue dergisi editörü Anna Wintour’u podyumdaki modelleri izlerken gösteren fotoğrafının da yer aldığı bir seri fotoğraftan oluşan çalışmaları oldu.

Anna her şeyi görür:

Görsel

Bir seri fotoğrafın Photoshop ya da başka bir imaj düzenleme programıyla düzenlenerek, imajın sadece bir parçasının hareketinin devamlılığının zıddına geri kalanı hareketsiz bırakılarak video ile fotoğraf arası bir eser ortaya çıkarılıyor.

Eğlenceli, biraz kitch, biraz elegan, çok hoş. Burg ve Beck internet dünyasına hoş görünüşlü ve bakmaya değer yeni bir soluk getirdiler. Fotoğraftan daha fazla ama videodan daha az bir şey. Ama kusursuz evlat Flash’ın aksine yavaş bağlantılarda cinemgraph’ın yüklenmesini beklerken plaj topunun donünüşünü izlemekten bunalabilirsiniz. Yine de daha sanatsal ve sihirli bir deneyim için beklemeye değiyor.

İşte favorilerimden biri:

Görsel

Bütün eserleri Tumblr’de toplandı, Burada.
Onların fotoğraflarını görüp cinemagraph yapmak isteyenler için site.
Pin It!

16 Şubat 2012

Lay la lay lalay sen güneş ben ay yüzük

Bana, uzun zaman önce gördüğüm ve halen çok canlı olarak hatırımda olan bir rüyamı hatırlatan bu ay ve güneşli yüzüğe bayıldım. Daha ince bir malzeme ve daha ince bir işçilikle daha güzel olabilirdi. Yine de harika. Almayı düşünenler için; burada
Pin It!

14 Şubat 2012

Canım Magnetim Benim

Canım magnetim benim
Seni ben çok severim
İyi ki girdin hayatıma
Sana en çok ihtiyacım olduğu zamanda.

Canım magnetim benim
Sen benim için o kadar önemlisin ki.
Dursan bile orada buzdolabının üstünde
Bir kılıçbalığıyla Çin pavilyonu arasında
Her geçişimde önünüzden en çok sana bakarım ben
Baştan sona okurum seni, kaçınırım ezberlemekten.
Heyecanla yaratırım bir mutfağa gitme vesilesi
Seni ben o kadar çok severim ki.

Bir tane de başka var orada
Eski diye üstünde kalmış senin
Dondurucuya yakın, öyle sevimsiz
Ama okuyorum onu da arada
Çokçana filozofik ve kibirli oysa.
Sen eflatun ve sıcaksın
Üstelik incesin
O ise yeşil ve beyaz
Harfleri de kocaman.

Uzakta olsam da seni düşünüyorum
Suretini kalbime kazıyorum
Sen benim biricik magnetimsin.
Bırakayım da hep öyle kalasın.

(Sevgililer günü vesilesiyle, haliyle)
Pin It!

13 Şubat 2012

I Will Never Love You More


I Will Never Love You More
I will never love you more than the drummer of flaming lips
I will never love you more than Woody Allan movies
I will never love you more than the White album of the Beatles
I will never love you more than God only knows

I will never love you more than DVD's night with my girl friends
And we talk about stupid things like feelings and men
I will never love you more than my boyfriend when I was 14
Even if he's now an asshole, I will never love you more

And you say, you love me more than everything
And compared to me everything means nothing...

I will never love you more than meeting Paul McCartney
And we asked him to play a song on my Ukulele
I will never love you more than my Scandinavian Tour
Which was more than paradise i wish you remember it too

I will never love you more than dancing to Phil Spektor
I will never love you more than my kesyington keyboard (?)
I will never love you more than Daniel Johnston himself
For me he's more than God, I will never love you more

And you say, you love me more than everything
And compared to me everything means nothing

Ohh this is sweet, but I just wondered what it means

You say you love me more, than all the girls you have before
Even more than music, even more than yourself
Even more than everything, but it's just a lie
So I will never love you more, than anything

I will never love you more than singing in the shower
I will never love you more than my Mac computer
I will never love you more than having a daughter
I will never love you more than peanut butter

I will never love you more than kisses all day
I will never love you more than cuddles all night
I will never love you more than kissing girls lips when they're really pretty

I will never love you more
I will never love you more

Soko
Pin It!

30 Ocak 2012

Kadınlar neden erkek gibi giyinmek istiyor?

Kadın olarak yeterince şanslı olmalarına rağmen kadınlar neden erkek gibi giyinmek istiyor? 
Bizim en büyük cazibemiz olan kadınsılığı neden kaybedelim? 
Kendi doğal cazibemizle, pantolonla ve sigara içerek hava atmaktan daha fazla şey başarırız. 
Ben erkeklere bayılıyorum. Bence harika yaratıklar. 
Onları kalpten seviyorum. Ama onlardan biri gibi olmak istemiyorum. 
Kadınlar uzun eteklerinden vüzgeçtiklerinde ciddi bir hata yaptılar. 

- Tasha Tudor
Pin It!

21 Ocak 2012

2012 - Son mu? Hayır, daha yeni başlıyor


Tarih boyunca, her senenin, her çağın daha çok da insanlar tarafından yapılan belirli olayları vardır.

Kopernik dünyanın yuvarlak olduğunu keşfetti, Kolomb Amerika’yı buldu, Einstein izafiyet teorisini oluşturdu ve geçenlerde de insanlık Mars’a robotları indirdi.

2012 farklı türden bir yıl olacak.
Pin It!