Allah Musa'ya buyurdu ki: "Ey Musa acıktım. Beni doyurmayacak mısın? Kapına gelirsem beni nasıl karşılarsın?"
Musa, "Ey Ulu Allahım, sen böyle şeylerden arısın," dedi.
Allah yine tekrarladı: "Ey Musa ya kapına gelirsem?"
Her ne kadar Musa, Allah'ın bu cilveleşmesine karşı, "Nasıl olur," diye düşünüyordu, ama Allah da ona karşılık, "Eğer gelirsem ne yaparsın?" diyordu.
Nihayet dedi ki "Çok acıktım. Tartışmayı bırak, git yemekler hazırla ki yarın yine gelirim."
Erkenden yemekler hazırladı; baktı ki, bunların hepsi hazır ama su eksik, o sırada bir derviş geldi, "Allah rızası için bana ekmek ver," dedi.
Musa, "Hoş geldin," dedi; eline iki su testisi verdi, "Su getir," dedi. Derviş "Başüstüne," dedi. Suyu getirdi. Musa da ekmeği dervişin eline uzattı. Derviş saygı ve teşekkürle ayrıldı.
Musa, "Hoş geldin," dedi; eline iki su testisi verdi, "Su getir," dedi. Derviş "Başüstüne," dedi. Suyu getirdi. Musa da ekmeği dervişin eline uzattı. Derviş saygı ve teşekkürle ayrıldı.
Şimdi Musa'nın Allah yolunda bu zorluklara düşmesi nasıl olur? Musa kimya bilgisini iyi biliyordu. Çünkü ona, "Tevrat'ı altın suyu ile yaz!" diye emir verilmiştir.
Vakit gecikti, Musa beklediği yemekleri komşularına dağıttı. Fakat, "Bu ilahi cilvenin sırrı nedir?" diye düşünüyordu.
Vakit gecikti, Musa beklediği yemekleri komşularına dağıttı. Fakat, "Bu ilahi cilvenin sırrı nedir?" diye düşünüyordu.
Meğer bunun sırrı, bu topluluğa bir genişlik vermek ya da anlattığım şekilde içten kulluk etmekmiş.
Neşeli bir zamanda Musa sordu: "Ulu Allahım! Söz verdin ama gelmedin!"
Allah buyurdu ki: "Geldim ey Musa! Geldim ama sen bize iki testi su taşıtmadan nasıl oldu da ekmek vermedin?"
Allah buyurdu ki: "Geldim ey Musa! Geldim ama sen bize iki testi su taşıtmadan nasıl oldu da ekmek vermedin?"
Şems-i Tebrizi, Makâlât, Ataç Yayınları, sf. 63-64
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazın