25 Şubat 2012

Uzun Haiku


Minik serçe minik serçe
Hangi dünyada yaşıyorsun?
Ortalık kış kıyamet
Sen yem beğenmiyorsun

Her şeyden ürküyorsun
Yerinde duramıyorsun
Fotoğrafını çekeyim diyorum
Bir poz vermiyorsun

Çiçeklerimi gagalıyorsun
Toprağı eşeliyorsun
O kadar yem koyuyorum
Sen yine yaprakları yiyorsun

Güzelsin ve narinsin
Duruşun da pek zarif
Ama yemini yemezsen
Sanmam ki büyüyesin

Sesin de güzel biliyorsun
Ötüşünle mest ediyorsun
Bir gün gelmesen merak ediyorum
Gözüm camda seni bekliyorum

Vefasızsın diyemem
Sitem etmek istemem
Bu ne telaş anlamadım
Bana neden hala alışamadın?
Pin It!

24 Şubat 2012

Kredi kartına karşıyım!

Sevgili günlük,
Bugün beni bir bankadan aradılar ve kayıt altına aldıkları bir görüşme çerçevesinde bana sorular sormak istediklerini, müsait olup olmadığı sordular. Bilinçli bir vatandaş olduğumu gösterme fırsatını yakalamış olmanın sevinci ile ve soruya soruyla cevap vermenin tadını çıkararak telefon numaramı nereden aldıklarını sordum. Hanımefendi tabii ki benden daha deneyimli olduğu için kimseden almadıklarını söyledi ve üye işyerlerinden tamlaması ile başlayan uzun bir cümle kurarak dakka bir gol bir durumuna geçti. Bu benim hiç anlamadığım tamlamalardan biridir, ayrı bir konudur; üye işyeri, uyku seti... öyle gider. Tamam dedim, kimin üyesi kimin işyeri olduğunu bilmediğim ama belli ki önemli bir yerden aldınız madem numaramı, buyrun. "Çalışıyorsunuz değil mi?" dedi, bunu bir umutla söylediğini hissettiğim ve umudunu kırmak istemediğim ve son derece safiyane bir şekilde, ne kadar evet dersem bu görüşmenin o kadar çabuk biteceğini sandığım için ve sorusunun anlamının belli bir işyerinde belli bir maaş karşılığı olduğunu bile bile bu konuşmadaki ilk pek doğru olmayan cümlemi söyleyerek "evet" dedim. Hanımefendi bana kredi kartı vermek istediklerini söyledi, haliyle. Dedim, "ben kredi kartı kullanmıyorum", ki bu da ikinci pek doğru olmayan cümlem oldu, böyle dersem yine nedense "Ah, iyi o zaman size iyi günler" diyeceğini sanıyordum ama yine olmadı, "Neden?" dedi Hanımefendi, dedim "Ben karşıyım", giderek batıyor ve kurtulmaya çalışırken yeni mevzular atıyorum ortaya ama düşünemiyordum artık, tamamen bir sektörün iletişim dehasının egenemliği altına girmiştim. ve şimdi bir sebep açıklamaka zorundaydım. O anda birden ağzımdan "ideolojik olarak karşıyım" cümlesi çıktı, bu üçüncü pek doğru olmayan cümlem oldu, aslında dördüncüsü, üçüncüsü kredi kartına karşı olduğundu, ki değilim, dördüncüsü de ideolojik olarak karşıyım, ve bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyorum, öyle kredi kartına karşı bir ideoloji olup olmadığını dahi bilmiyorum, sevgili günlük. Ama bu sözüm işe yaradı, karşımdaki bir süre sessiz kaldı, sonra "mmm , evet ben bunu bu şekilde not alıyorum, size iyi günler" dileyerek çekildi. Böyle oldu bugün. Umarım o kadar da not alınmamıştır sevgili günlük, ilerde kredi kartı lazım olursa...
Pin It!

22 Şubat 2012

Kapına gelirsem beni nasıl karşılarsın?


Allah Musa'ya buyurdu ki: "Ey Musa acıktım. Beni doyurmayacak mısın? Kapına gelirsem beni nasıl karşılarsın?"

Musa, "Ey Ulu Allahım, sen böyle şeylerden arısın," dedi.

Allah yine tekrarladı: "Ey Musa ya kapına gelirsem?" 

Her ne kadar Musa, Allah'ın bu cilveleşmesine karşı, "Nasıl olur," diye düşünüyordu, ama Allah da ona karşılık, "Eğer gelirsem ne yaparsın?" diyordu.

Nihayet dedi ki "Çok acıktım. Tartışmayı bırak, git yemekler hazırla ki yarın yine gelirim."

Erkenden yemekler hazırladı; baktı ki, bunların hepsi hazır ama su eksik, o sırada bir derviş geldi, "Allah rızası için bana ekmek ver," dedi.

Musa, "Hoş geldin," dedi; eline iki su testisi verdi, "Su getir," dedi. Derviş "Başüstüne," dedi. Suyu getirdi. Musa da ekmeği dervişin eline uzattı. Derviş saygı ve teşekkürle ayrıldı.

Şimdi Musa'nın Allah yolunda bu zorluklara düşmesi nasıl olur? Musa kimya bilgisini iyi biliyordu. Çünkü ona, "Tevrat'ı altın suyu ile yaz!" diye emir verilmiştir.

Vakit gecikti, Musa beklediği yemekleri komşularına dağıttı. Fakat, "Bu ilahi cilvenin sırrı nedir?" diye düşünüyordu.

Meğer bunun sırrı, bu topluluğa bir genişlik vermek ya da anlattığım şekilde içten kulluk etmekmiş.

Neşeli bir zamanda Musa sordu: "Ulu Allahım! Söz verdin ama gelmedin!" 

Allah buyurdu ki: "Geldim ey Musa! Geldim ama sen bize iki testi su taşıtmadan nasıl oldu da ekmek vermedin?"

Şems-i Tebrizi, Makâlât, Ataç Yayınları, sf. 63-64
Pin It!

20 Şubat 2012

Fotoğraftan öte ama video değil: Cinemagraph

Harry Potter hikayesinde gazete ve dergilerde hareket eden fotoğrafları hatırlıyor musunuz?

Birileri bunu dijital ortamda gerçekleştirdi. Amerikalı fotoğrafçılar Jamie Beck ve Kevin Burg aslında fotoğraf olan ama içindeki küçük bir parçanın tekrar edecek şekilde hareket ittirildiği GIF imajlara dönüştürdüler. Böylece bakan kişiye bir videoya bakıyormuş yanılsaması verebiliyor. Sihir gibi.

Acele ederseniz sihri kaçırırsınız:


Eskiden GIF imajları birden çok yüzlü bannerlarda, ya da msn mesajlardaki smileylerde görüyorduk. Ya da kişisel web sitelerinin ‘Yapım Aşamasında’ duyurularında. Moda fotoğrafçıları Jamie Beck ve Kevin Burg buna başka bir sihir kattılar ve adına Cinemagraph dediler.

Cinemagraph bir görseli hazırlamak için bazen 60’a yakın imaj kullanıldığını ve bir fotoğrafa bir yaşam soluğu üflemenin bazen birkaç saatlerini aldığını söylüyorlar.

“Cinemagraph” terimi 2011’in başlarında kendi moda ve haber fotoğraflarında kullandıkları tekniği tanımlamak üzere Kevin Burg ve Jaime Beck tarafından tarafından kullanılmaya başlandı. İlk işleri ise 2011 yılı başındaki New York Moda Haftası’nda Vogue dergisi editörü Anna Wintour’u podyumdaki modelleri izlerken gösteren fotoğrafının da yer aldığı bir seri fotoğraftan oluşan çalışmaları oldu.

Anna her şeyi görür:

Görsel

Bir seri fotoğrafın Photoshop ya da başka bir imaj düzenleme programıyla düzenlenerek, imajın sadece bir parçasının hareketinin devamlılığının zıddına geri kalanı hareketsiz bırakılarak video ile fotoğraf arası bir eser ortaya çıkarılıyor.

Eğlenceli, biraz kitch, biraz elegan, çok hoş. Burg ve Beck internet dünyasına hoş görünüşlü ve bakmaya değer yeni bir soluk getirdiler. Fotoğraftan daha fazla ama videodan daha az bir şey. Ama kusursuz evlat Flash’ın aksine yavaş bağlantılarda cinemgraph’ın yüklenmesini beklerken plaj topunun donünüşünü izlemekten bunalabilirsiniz. Yine de daha sanatsal ve sihirli bir deneyim için beklemeye değiyor.

İşte favorilerimden biri:

Görsel

Bütün eserleri Tumblr’de toplandı, Burada.
Onların fotoğraflarını görüp cinemagraph yapmak isteyenler için site.
Pin It!

16 Şubat 2012

Lay la lay lalay sen güneş ben ay yüzük

Bana, uzun zaman önce gördüğüm ve halen çok canlı olarak hatırımda olan bir rüyamı hatırlatan bu ay ve güneşli yüzüğe bayıldım. Daha ince bir malzeme ve daha ince bir işçilikle daha güzel olabilirdi. Yine de harika. Almayı düşünenler için; burada
Pin It!

14 Şubat 2012

Canım Magnetim Benim

Canım magnetim benim
Seni ben çok severim
İyi ki girdin hayatıma
Sana en çok ihtiyacım olduğu zamanda.

Canım magnetim benim
Sen benim için o kadar önemlisin ki.
Dursan bile orada buzdolabının üstünde
Bir kılıçbalığıyla Çin pavilyonu arasında
Her geçişimde önünüzden en çok sana bakarım ben
Baştan sona okurum seni, kaçınırım ezberlemekten.
Heyecanla yaratırım bir mutfağa gitme vesilesi
Seni ben o kadar çok severim ki.

Bir tane de başka var orada
Eski diye üstünde kalmış senin
Dondurucuya yakın, öyle sevimsiz
Ama okuyorum onu da arada
Çokçana filozofik ve kibirli oysa.
Sen eflatun ve sıcaksın
Üstelik incesin
O ise yeşil ve beyaz
Harfleri de kocaman.

Uzakta olsam da seni düşünüyorum
Suretini kalbime kazıyorum
Sen benim biricik magnetimsin.
Bırakayım da hep öyle kalasın.

(Sevgililer günü vesilesiyle, haliyle)
Pin It!

13 Şubat 2012

I Will Never Love You More


I Will Never Love You More
I will never love you more than the drummer of flaming lips
I will never love you more than Woody Allan movies
I will never love you more than the White album of the Beatles
I will never love you more than God only knows

I will never love you more than DVD's night with my girl friends
And we talk about stupid things like feelings and men
I will never love you more than my boyfriend when I was 14
Even if he's now an asshole, I will never love you more

And you say, you love me more than everything
And compared to me everything means nothing...

I will never love you more than meeting Paul McCartney
And we asked him to play a song on my Ukulele
I will never love you more than my Scandinavian Tour
Which was more than paradise i wish you remember it too

I will never love you more than dancing to Phil Spektor
I will never love you more than my kesyington keyboard (?)
I will never love you more than Daniel Johnston himself
For me he's more than God, I will never love you more

And you say, you love me more than everything
And compared to me everything means nothing

Ohh this is sweet, but I just wondered what it means

You say you love me more, than all the girls you have before
Even more than music, even more than yourself
Even more than everything, but it's just a lie
So I will never love you more, than anything

I will never love you more than singing in the shower
I will never love you more than my Mac computer
I will never love you more than having a daughter
I will never love you more than peanut butter

I will never love you more than kisses all day
I will never love you more than cuddles all night
I will never love you more than kissing girls lips when they're really pretty

I will never love you more
I will never love you more

Soko
Pin It!