Çocukluğun o dünyasında korsanlar, çocuk kaçıran yaratıklar, bir dudağı yerde bir dudağı gökte devanaları, çok tüylü korkunç yaratıklar ve öte yandan cinler, yakışıklı prensler, güzeller güzeli prensesler, denizkızları ve kötüleri ille cezalandıran iyileri ille ödüllendiren ilahı kurallar ve koşulsuz sevgi vardır.
Ve tabii ki, zor durumda olanın imdadına yetişen periler vardır.
Peki hiç merak ettiniz mi, kendilerini iyilere yardım etmeye adayan periler nasıl doğmuştur?
“Bak Wendy, ilk doğan bebek ilk kez güldüğünde, gülüşü kırılıp bin parçaya bölünmüş ve hepsi zıplaya zıplaya etrafa dağılıp gitmiş. Periler böyle doğmuş işte.”
Sıkıcı bir konuşmaydı, ama sokağa pek çıkmayan bir ev çocuğu olan Wendy bundan hoşlanmıştı.
“Ve bu nedenle,” diye devam etti Peter nazikçe, “her kız ve erkek çocuğun bir perisi olmalı.”
“Olmalı mı? Herkesin yok mu yani?”
“Yok. Şimdiki çocuklar çok şey biliyor ve çok geçmeden perilere inanmaz oluyorlar. Ne zaman bir çocuk ‘Perilere inanmıyorum,’ dese, bir yerlerde bir peri ölür.”
Ve siz inansanız da inanmasanız da periler her zaman olacaktır.
“Çünkü, yeni doğan bir bebek ilk kez güldüğünde bir peri doğar. Her zaman yeni doğmuş bebekler olduğuna göre, yeni periler de olacaktır.”
İnsan nasıl mutlu olur? yazımda mutluluğun anı yaşamakla alakalı olduğunu yazmıştım. Bunu çocuklardan daha iyi kim bilebilir ki.
Alıntısını yaptığım Peter Pan kitabını ilk kez ya da tekrar okumak isteyenler buradan alabilir.
Bu yazı artık var olmayan bir sitede biraz farklı olarak daha önce yayınlanmıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yazın